12 Ağustos 2014 Salı

American History X

David McKenna'nın yazdığı , Tony Kaye'in yönettiği Amerika Birleşik Devletlerinde Irkçılık konulu 98 yapımı film. Sinema tarihinin efsanevi dönemlerinden olan 90 kuşağının en iyilerinden. Edward Norton'un olağanüstü oyunculuğu ve filmin sarsıcılığı beni de çok etkiledi.

Ama bu filmde dikkatimi en çok çeken nokta filmdeki Amerika'yla günümüz Türkiye'sinin rahatsız edici benzerliği oldu. Norton'un canlandırdığı kahramanımız Derek beyazlardan oluşturduğu çetesine neden toplandıklarını anlatırken bahsettikleri şunlar;

-Hükümetin berbat sınır politikası
-Göçmenlerin ve azınlıkların yüksek suç oranları ve suç eğilimleri
-Yine göçmenlerin ve azınlıkların iş alanlarında kaçak olarak ucuza çalışarak Beyaz Amerikalıların işlerini baltalamaları
-Devlet Yardımı altında Beyaz Amerikalıların vergilerinin çarçur edilmesi

Ve Derek bunların Amerikan beyaz ırkının yükselmesini engellediğini söylüyor.

Bunlar tek başına sığ ve faşistçe yargılamalar olsa da tamamıyla inkar etmek mümkün değil. Günümüz Türkiye'si için de aynen düşünebiliriz.

Bugünlerde herkes Suriyeli mültecilerden ve sınır politikasının yanlışlığından şikayetçi değil mi?

Ulusalcı ,Türkçü vs kesimler neredeyse son üç maddenin bu ülkede de yaşandığını düşünüyor.

Bunu tamamıyla inkar etmek mümkün değil diyorum ama inkar edememenin sebeplerinin olduğunu düşünmem beni yanlış yargılamadan kurtarıyor.

Filmde Derek bu saydıklarının yoksulluk,çaresizlik sonucunda meydana geldiğine inanmak istemiyor. Siyahların özgürlüğü çok önceden kazanmalarına rağmen hala sefilce ve suç işleyerek yaşamalarının kanlarından olduğunu düşünüyor(bu yorumları daha önce bu ülkede de duydunuz). Devlet yardımının kesilmesini bunun Beyaz Amerikalıların yükselmesini engellediğinden bahsediyor(kaçak elektrik eleştirilerinden başlarsak...). Derek'i haklı ve haksız yapan noktalar var. Farklı grupların kaynaşması ve sağlıklı toplumun meydana gelmesi için her taraf doğruları yapmalı. Ülkemizde sorunların çözülmemesinin sebebi herkesin belli bir uçtan düşünmesi(kanlarında var ve tamamen yoksulluktan yorumları vs).

Ama Derek'in yanıldığı bir nokta var ki tüm beyazları dostu, diğerlerini düşmanları olarak görmesi. Farklı olana saf nefret beslemesi.. Bu düşüncesindeki yanlışlığı çok acı ve çarpıcı biçimde anlıyor..

Benimde önceleri Derek gibi bakış açılarım olmuştu ve çok nadir de olsa bu düşüncelerin alevlendiği zamanlarım ama bu film benim düşünce dünyamdaki tüm zırvaları silip attı. Eğer farklı etnik kökendeki insanlar hakkında, hatta farklı inançtaki insanlar hakkında sorunlu düşünceleri olan varsa bu filmi kesinlikle izlemeli.

Yapmamız gereken herhangi bir şeyi bilmeden, insanların geçmişte yaşadıklarını tam olarak öğrenemeden, onları dinlemeden peşin hükümlerle yargılamamak. Derek, Rodney King olayında tamamen haklı olduğunu düşünürken hapishane arkadaşın içeri giriş şeklini öğrendiğinde yaşadığı şaşkınlık önemli.

Hepimizin hayatında bu tip şaşkınlıkları olabilir, hayatımıza farklı insanlar girebilir ve bakış açımızı değiştirebilir ama sorunların çözümü için bu yeterli olmaz. Filmin sonu bunu sarsıcı bir şekilde açıklıyor. Olması gereken hep beraber, kitleler halinde öfkeleri bir kenara bırakmak ve aramıza örülen duvarları parçalamak zira küçük delikler bir işe yaramıyor.

Hayatımızı anlamlı kılan inançlarımızın hepsi yalan ve safsatadan ibaret ve elimizde kin, acı ve mutsuzluktan başka bir şey kalmaz..

Ve son olarak:


''Öfke bir yüktür..Hayat sürekli kızgın yaşanmayacak kadar kısadır..''